Antalya’da sayıları 29’u bulan akarsu vardır. Bunlardan 25’i denize, 4’ü içerdeki göllere dökülür veya göllerden çıkıp ovalarda kaybolur.
Bu akarsuların bazıları yazın kuruyan küçük dereciklerdir. Fakat bunun yanında; Eşen Çayı, Aksu, Köprüçayı ve Manavgat Irmağı gibi nehri andıran büyük akarsular da yok değildir. Bu büyük sular, Toroslar’ın yaylalarından ve binlerce yıllık yalayışları ile dağlarda açtıkları vadilerden köpüre köpüre akarak birçok yerde şelaleler oluştururlar.
Antalya bölgesinin bu akarsuları, diğer Akdeniz illerinde olduğu gibi rejimleri düzensiz dere ve çaylardır. Debileri mevsimlere göre büyük değişiklik gösterir. Yazların sıcak ve kurak geçmesi yüzünden akarsuların yaz sonlarına doğru suları çok azalır, hatta birçoğu tümden kurur. Sonbahar sonlarında yağmurların başlamasıyla su düzeyi gittikçe yükselir ve ilkbaharda Toros Dağları’ndaki karların erimesiyle son aşamasına ulaşır.
Ayrıca; dağlar arasında kızgın ve korkunç gürültülerle akan bu sular ovalara inince uysallaşır; hırçınlıkları gibi hızları da azalır. Çam, söğüt veya zakkum gibi ağaçların arasından kıvrıla kıvrıla akarlar, yüksek bir falez üzerinden düşerler veya yumuşak bir kumsal yatağında denize karışırlar. 1965 yıllarına değin Antalya kentinin içinden geçen sular kıyıdaki 40-50 metre yükseklikteki falezlerde 30 kadar şelale oluştururdu. Bunlar zamanla akarsuların akış yönlerinin değiştirilmesi sonucu, sayıları birkaç taneye inmiştir.
Akarsular yönünden Antalya’nın en büyük özelliği de bir düdenler ve şelaleler beldesi olmasıdır. Türkiye’nin başka hiçbir yerinde bu kadar çok düden yoktur. Toroslar’dan büyük bir güçle fırlayan su, çoğu kez birkaç kilometre gittikten sonra, karanlık bir mağarada kaybolur. 10 veya 15 km kadar yeraltından gittikten sonra, karanlık başka bir mağaradan yine fışkırıp akmaya başlar.
Kaynakları Toroslar olan dere ve çaylar çoğu kez erozyon olayını kuvvetlendirmektedir. Genellikle boyları kısa ve debileri az olan bu akarsular içinde şelalesi ile ünlü Manavgat Irmağı’nın derinliği ilçe merkezi içinde ve yakınlarında 2-7 metreyi bulmakta; bu nedenle içinde ulaşım yapılabilen tek akarsuyu oluşturmaktadır.
Ortalama akım toplamları 338.4 metreküp/ saniye olan il akarsularının en önemlileri şunlardır:
- Eşen Çayı
Antalya’nın batı sınırını çizen ve Kocaçay adıyla da bilinen bu çay, ayrıca Batı Anadolu ile Güney Anadolu’yu ve Akdeniz ile Ege Denizi’ni birbirinden ayırır. Eşen Çayı, Burdur’un 2.000 metre yükseklikteki Dirmil Dağı’ndan çıkarak Söğüt Gölü yatağının güneyindeki Kızılcadağ’daki (2.591) bir kaynaktan kol alarak Mundan Ovası’ndan güneye doğru indikçe; Ambarcık, Karaçulha, Düden’den ve daha bir takım küçük dereciklerden kollar alır. Daha sonra kuzey-güney doğrultusunda akarak dar ve derin bir boğaza girer. Karanlık Boğaz ya da Karanlık İçi adıyla anılan bu boğazdan Ören Köyü önlerine çıkar. Boğaz girişinde 1.300 m olan akarsu tabanının denizden yüksekliği çıkışta 200 metreye kadar iner. Bu eğimden dolayı boğazda hızlı akan Eşen Çayı, daha sonra güneye doğru genişleyen, dik kenarlı ve düz bir vadide akmaya başlayarak Kemer, Çaykenarı ve Kınık’tan geçerek denize dökülür.
Antik devirde adı Xanthos olan ve uzunluğu 146 km. olan bu çayın yukarılarında alabalık vardır.
- Demre Çayı
Boğazcık Adası’nın karşısındaki Sıdrek Dağı’ndan çıkıp, Kumburnu doğusunda denize dökülen Demre Çayı’nın ilk çıktığı noktadaki ismi Felendere’dir (Antik devirde Myros). Denize dökülünceye kadar yolu üzerindeki Kırış, Karapınar, Sığır, Katran ve Karadağ derelerinden birer kol aldıktan sonra, Demre Çayı adını alır. İlerdeki Somaklı ve Dikmen derelerini de aldıktan sonra Akdeniz’e dökülür. Bu çay döküldüğü yerde denize dar bir boğaz ile bağlı küçük bir göl oluşturmuştur ve buraya yumurtlamak için birçok balık gelir. Demre Çayı’nın uzunluğu 45 km.dir.
- Acısu
Uzunluğu 37 km. olan Acısu, 2.336 m. Yükseklikteki Alacadağ’dan çıkar ve Finike yakınında denize dökülür.
- Akçay
Uzunluğu 33 km. olan ve Finike’nin Başgöz Köyü’nden çıkan bu çay, Yazir Köyü’nden bir ayakla beslendikten sonra Gökçe ve Tocak dağlarından gelen çayı alarak denize dökülür.
- Alakır Çayı
Debisi 4.5 metreküp/saniye olan bu çay, Beydağları’nda Susuz İmecik’in güneyindeki Erentepe ve Umurtepe’den çıkar. Soldan Gönen; sağdan Akpınar ve Karaağaç suyunu alarak, Beydağları’nı oluşturan birbirine karşılıklı dağların arasından bir kanyondan akarak gelir ve ovaya indikten sonra Torunlar Köyü yakınında bir yay çizer. Uzunluğu 62 km. olan bu çayın üzerinde Romalılar devrinden kalma büyük bir köprü vardır.
- Barsak Çayı
Tahtalı Dağı’nın güneyinden çıkan ve uzunluğu 62 km. olan bu su Tekirova’dan geçerek denize dökülür.
- Ağva Deresi
16 km. uzunluğundaki bu su, Ağva Ovası’ndan geçerek, aynı isimdeki körfeze dökülür.
- Göynük Deresi
Uzunluğu 14 km. olan ve Beydağları’ndaki 1.814 m. yükseklikteki Armutçuk Tepesi’nden çıkan bu su, hızla ovaya inip, buradaki dar ovayı suladıktan sonra denize dökülür.
- Beldibi Deresi
4 km. uzunluğunda olup sahildeki ovayı suladıktan sonra denize dökülür.
- Boğa Çayı
Bu çay, Beydağları’nın eteklerinde ve Antalya Ovası’nın başladığı yerdedir. Kayran ve İmacik köylerinin doğusundaki tepelerden çıkar. Turgut ve Cumalı derelerini aldıktan sonra Karaman Köyü dolayında Karaman Çayı’nı alır. Tepedağı ve Bakırlı dağlarından gelen ve Doyran Köyü’nden geçen Doyran Suyu’nu ve Çakırlar Deresi’ni de aldıktan sonra Boğa Çayı adını alarak denize dökülür.
- Büyük Arapsuyu
Boğa Çayı’nın birkaç kilometre kadar doğusundaki düzlükten çıkar; iki kilometre kadar gittikten sonra denize dökülür.
- Küçük Arapsuyu
Büyük Arapsuyu’nun hemen 2 km. doğusundaki bir gözden çıkar. Bir kilometre aktıktan sonra denize dökülür. Bu iki suya Arapsuyu denilmesi, bu iki Arapsuyu’nun arasında bir çiftlikte bir zamanlar Arap köleler çalıştırılmasından kaynaklanmaktadır.
- Düden Çayı
Antik devirde adı Kataraktes olan bu suyun debisi 23.8 metreküp/saniyedir. Bu suyun Acıbadem Yaylası’ndan çıktıktan sonra bir düdende kaybolarak, Kırkgöz denilen yerde yeniden meydana çıktığı söylenmektedir. Ancak Kırkgöz’de çıkan suyun Acıbadem’den gelen su olduğu tam inandırıcı değildir.
Çünkü buralarda batan çıkan birçok düden suyu vardır. Ancak bilinen şudur ki, Kırkgöz’de çıkan düden, içinde nilüferler açan bir göl meydana getirdikten sonra güneye doğru birkaç kilometre gider. Değirmenler mevkiine gelince toprağın içinde açılan bir ağızda kaybolur. Daha sonra Varsak Köyü’nün yakınında kayalıklar arasında bir delikten dışarı fırlar ve beş yüz metre uzunluğundaki dar bir vadide gittikten sonra yine bir mağara ağzında kaybolur. İki kilometre kadar daha yeraltından gittikten sonra yine bir ağızdan dışarıya akar ve buradan itibaren artık bir daha batmadan kıyıya kadar bir nehir halinde akarak, kıyıda 40 metre yükseklikteki falezin üzerinden görkemli bir şelale halinde denize dökülür.
- Aksu Çayı
Antik devirde adı Kestros olan ve o zamanlar gemilerin gidiş- gelişlerine uygun olan Aksu Çayı’nın debisi 140 metreküp/saniyedir. Isparta yakınlarındaki Akdağ (2.276) kalker kütlesi ile, kalker fl işlerden oluşan Davras Dağı’ndan (2635) suyunu alan Aksu Çayı önce, güneydoğu doğrultusunda akar, Kovada Gölü’ne dökülüp yer altı sularına karışarak ilerler. Aşağı Gökdere Köyü’nün güneyinde Eğridir Gölü’nün sularıyla birleşir. Daha sonra güneye doğru akıp kendinden daha büyük olan Göksu Deresi ile birleşerek oldukça hızlı akışlı bir ırmak olarak güneye iner ve ovada daha çok genişleyerek, Aksu Ovası’nı sulayarak denize dökülür. Uzunluğu 163 km.dir.
- Köprüçay
İlkçağda Eurymedon adıyla anılan bu çayın debisi 85.4 metreküp/saniye olup, uzunluğu 184 km.dir. Bu çay, Eğridir Gölü yakınlarındaki Sarı İdris Dağı’ndan çıkar; Ayvalı, Karaca Hisar, Kuzu Kulağı, Sarıca, Çayiçi, Boyalı, Gerizle, Etler çaylarını aldıktan sonra kanyon biçimli, çok dik kenarlı ve derin bir vadiden büyük bir hızla güneye doğru akar. Uzunluğu 14 km. kadar olan bu kanyon vadinin derinliği 100 m.yi geçer, bazı yerlerde birkaç yüz metreye ulaşır. Akarsuyun geçtiği kanyon ile çevresinde doğal ve tarihsel değerleri koruma amacıyla 1973’te Köprülü Kanyon Milli Parkı kurulmuştur.
Bu ırmak, ovaya gelince ünlü Aspendos Antik Kenti’nin önünden geçerek denize dökülür. Aspendos Antik Kenti’nin beş kilometre kadar güneyinde, bu suyun üzerinde Romalılar devrinde büyük ve yüksek bir köprü kurulmuştur. Gemiler bu köprünün altından geçerek Aspendos antik kentinin önüne kadar gelirlermiş. Bu köprü yıkılınca, bunun yerine 13. yy.da Selçuklular suyun basıncına karşı daha güçlü “S” şeklinde bir köprü kurmuşlardır. Bugün dahi ağır araçlar bu köprünün üzerinden geçebilmektedir.
- Manavgat Irmağı
Eski Pamfilya bölgesinin doğu sınırını çizen ve Melas adıyla anılan bu ırmağın debisi 155.5 metreküp/ saniye ve uzunluğu 93 km.dir. Batı Toroslar’a bağlı Şeytan Dağı’nın (2.120) yamaçlarından kaynaklanan derelerin birleşmesiyle oluşur ve bir dirsek yaptıktan sonra güneybatıya yönelir; dağlık ve ormanlık alanlardan geçerken kanyon biçimli dar bir vadide akar.
Oymapınar (eskiden Homa) köyü yakınlarında daha az engebeli bir alana giren akarsuyun bu kesiminde 1984’te tamamlanan Oymapınar Barajı’nın ardında 50 kilometrekarelik bir yapay göl oluşmuştur. Batı Toroslar’ın önemli mağaralarından olan ve içinde yer altı gölleri bulunan Altınbeşik Mağarası Düdensuyu Mağarası’nın suları da Manavgat Irmağı’na karışır. Antalya bölgesindeki akarsuların en büyüğüdür.
- Karpuz Çayı
Bu çayın debisi 3.6 metreküp/saniye ve uzunluğu 36 km.dir. Çavuş Köyü’nün batısından denize dökülen bu çayın bir kolu Akseki’deki Belenilvat, bir kolu da Manuoğlu Dağı’ndan çıkar ve aşağıda Osmanbağı ve Karagöz ırmaklarını da aldıktan sonra Manavgat Ovası’na iner.
- Alara Çayı
Manavgat-Alanya ilçeleri arasında Akdeniz’e dökülen 62 km. uzunlukta, hızlı akan bir çaydır. Kaynağını Orta Toroslar’ın 2.647 rakımlı Akdağ ve Kuşak dağlarından alır; beraberinde getirdiği topraklardan oluşmuş çakıllı bir alanda denize karışır. Eskiden bu çayın üzerinde çok sayıda su değirmeni bulunuyordu.
- Kargı Çayı
Debisi 6.9 metreküp/saniye uzunluğu 41 km. olan bu çay, 2.390 metre yükseklikteki Yaylacık’tan çıkar ve 2.461 m. yükseklikteki Akdağ’dan çıkan Derince Deresi’ni de aldıktan sonra Süleymancık ve Ali Efendi köylerinden geçerek denize dökülür. Balığı boldur.
- Oba Çayı
Bademağacı’ndan çıkar ve 15 km. gittikten sonra Alanya’nın 3 km. doğusunda denize dökülür.
- Dimçayı
Debisi 132 metreküp/saniye, uzunluğu 41 km.dir. 1.630 m yükseklikteki Kirazlı Dağı’ndan kaynağını alır, Alakilise’den gelen ayağı da aldıktan sonra Oba’nın güneyinde denize dökülür. Akışı hızlı olan bu çayın suyu temiz ve balığı çoktur.
- Sedir Irmağı
Uzunluğu 23 km. olan bu su, kaynağını 1854 m. yükseklikteki Gölcük Dağı’ndan alarak Demirtaş yakınından geçerek denize dökülür.
- Delice Çayı
Halil Limanı’ndan denize dökülen ve uzunluğu 24 km. olan bu çayın kaynağı Karatepe’dedir.
- Bıçkı Çayı
Uzunluğu 24 km. olan bu çay da Gölcük Dağı’ndan çıkar ve Sıvastı, Keçeliler Köyleri yakınından geçtikten sonra Delice Çayı’nın kaynağına yakın bir yerde denize dökülür.
- İnce Ağrı Çayı
Uzunluğu 30 km. olan bu çay, Gökçebelen Koyu yakınından çıkar; sağdan Gereve, Çığlık ve Gökçeler derelerini alıp, Gazipaşa’da birleştikten sonra ovayı sulayıp denize dökülür.
- Kaledıran Çayı
Antalya’nın doğu sınırını oluşturan Kaledıran Çayı, Akoluk ve Manik dağlarından gelir. Aynı adı taşıyan körfezde muz bahçelerini suladıktan sonra denize dökülür. Uzunluğu 15 km.’dir.