Takvimler Eylül ayını göstermesiyle birlikte kispetini zembiline koyan pehlivanlar, altın kemer hayaliyle Elmalı’ya gelir. Kispetini giydikten sonra paçalarını iyice bağlar ve baştan aşağıya zeytinyağı ile yağlanır. Davul zurna eşliğinde cazgırın kendisini ve rakibini anons etmesiyle birlikte peşrev çekmeye başlarlar. Önce üçadım ileri, sonra üçadım geri gider, sol diz üzerine çöker. Sağ elini önce yere, sonra dizine, sonra da anlına dokundurur. Ardından bir tutam çimen koparıp ısırır. Bu esnada kopan ‘’Hayda bre pehlivan’&rsquonidasıyla ayağa kalkar. Tribünleri dolduran binlerce güreş severlerin alkışları eşliğinde er meydanının dört bir yanını turlar. Turlarken bir keklik misali hem seker hem de elini dizine vurarak rakibine meydan okur. Er meydanını turlarken rakibiyle yüz yüze geldiğinde onun paçalarını yoklayıp, sırtını sıvazlar ve kucaklayarak tartar. El ense çekerek rakibinin gücünüyoklar. Ardından da 662 yıldır olduğu gibi er meydanında güreşe tutuşur. Tarihi 662 yıl öncesine dayanır Elmalı Yeşil Yayla Pehlivan Güreşleri’nin. O günden bu güne kadar aralıksız olarak her yıl Eylül ayının ilk haftasında yapılır. Tarihi Kırkpınar’dan daha eskidir ve Kırkpınar kadar önemlidir. Tarih olarak Kırkpınar’dan sonra yapıldığı için pehlivanlar açısından bir nevi rövanş karşılaşmasıdır.
Her yıl tüm boylarda bine yakın pehlivan mücadele eder. Burada da amaç başpehlivan kategorisinde 3 yıl üst üste birinci olarak altın kemeri almaktır.