Sura, Demre’nin 5 km batısında Demre-Kaş yolunun hemen kenarında aynı adla anılan küçük yerleşimin yanında yer alır. Antik ismini bugüne kadar koruyan nadir kentlerden biridir. Akropolün güneyindeki kaya mezarında Lykia dili ile yazılmış kitabe Sura’nın en azından M.Ö. IV. yüzyılın ortasından beri mevcut olduğunu gösterir. Myra ile Phellos arasında bulunduğu Aelian tarafından kesin bir şekilde belirtilen antik kentin önemi tanrı Apollon’un balık kehaneti / bilicilik merkezi olmasından kaynaklanmaktadır. Balığa bakarak kehanette bulunma ili ilgili olarak Pilinius’a göre, eğer balıklar kendilerine atılan eti yerse bu kehanetin yapıldığı kişi için iyi, kuyruklarıyla geri çevirirlerse kötü anlama gelir. Plutarkhos, rahiplerin balıkları izleyerek kehanetin niteliği konusunda karar verdiklerini anlatır. Fakat en iyi tanımlama Polykharmos’dan gelir. Geleceğini öğrenmek isteyen kişiler kum girdabının bulunduğu kıyıdaki Apollon koruluğuna geldiklerinde, kızarmış etler dizili 10 şişi ellerinde tutarak kendilerini takdim ederler. Rahip sessizce yerini alırken kişi de şişleri girdaba atıp, olacakları izler. Şişler atıldıktan sonra havuz deniz suyu ile dolar. Çok sayıda ve değişik boyda birçok balık bir anda ortaya çıkar. Balıkların cinsine göre kâhin geleceği okur.
Sura ufak bir düzlüğün batı ucundaki küçük bir kayalıkta bulunan akropol ve bunun doğu yönünü işgal eden pek az kalıntı ve mezarlardan oluşan bir yerleşme yeridir. Sura’da egemen olan bey ve ailesi, koruyucuları ile birlikte akropoldeki kuzey-güney doğrultusundaki bir koridorun iki yanına sıralanmış odalardan oluşan yapıda oturmaktaydı. Akropolün güneydoğu köşesinde ise kayadan oyularak çıkartılmış Likya tipi bir lahit ve bunun hemen karşısında Lykia kitabeli kaya mezarı yer almaktadır. Benzer bir lahit ise güneybatı köşede bulunmaktadır. Yine akropolün güneydoğu yamacında 15 m uzunluğunda ve 9m genişliğindeki ana kayaya oyulmuş terasın kuzey kenarında panellerde Apollon-Surios rahiplerinin isim listesi vardır. Üstünde ahşap bir örtüsü olabileceği düşünülen bu anıt, rahiplerin kaldığı ev şeklinde yorumlanır. Akropolü batıdan sınırlayan duvarın uzantısı şeklindeki sur, kuzey-batı uçta dikdörtgen şeklinde bir kule oluşturur ve buradan dik açı yaparak doğu’ya döner. Güney yönde de aynı tarzda bir kulenin olması muhtemeldir. Güney surunun izi takip edilebilmekteyse de doğu yönü kapayan kısmı belli değildir. Apollon kutsal yeri ise akropolün batısındaki derin vadi içindedir. Akropolden buraya kayaya oyulmuş merdivenlerden inildiği mevcut merdiven izlerinden anlaşılmaktadır. Girişi güney yönünde olan tapınak in antis planlı olup dor düzenlidir ve arka cephede köşede triglif-metop sırasının bir bloğu yerinde durmaktadır. Kehanetin yapıldığı kaynak ise tapınağın doğusundadır. Tapınağın kuzeyindeki düzlükte 6. yüzyıl ortalarında yapıldığı tahmin edilen tek apsisli ve üç nefl i bir Bizans kilisesinin kalıntıları görülebilmektedir. Sura’da sur dışında karayoluna çok yakın bir yerde iki odadan oluşma bir gözetleme kulesi neredeyse ikinci kat yüksekliğine kadar ayakta durmaktadır. Apollon Surios Tapınağı ile birlikte gözetleme kulesi kentteki Helenistik dönemi yansıtan eserlerdir. Kent içindeki ve sur dışındaki lahitlerin tamamı ise Roma imparatorluğu dönemindendir.